Abant Gezi Notları

Abant Gezi Notları


Abant gezimizden..

Abant Gezi Rehberi

 

Abant Gölü Özellikleri

Bolu, Mudurnu ilçesinde dağlar arasında bir doğa harikası bir göl. Tektonik bir göl sayılabileceği gibi heyelan set gölü de sayılabilir. Tektonik hareketler sonucu oluşan bir çukurun su dolması ile oluşmuş olduğunun savunulduğu gibi, tektonik harekelerin sebep olduğu heyelanın bir derenin önünün kapatması ile de oluşmuş olduğu da savunuluyor. (Hatta bir krater gölü olduğu söylentisi de mevcut ancak en azından bunun doğru olmadığı kesin. Ne yazık ki Kültür Bakanlığı sayfasında bile hala birikinti ve krater diye yazmakta.)

Abant Gölü Bolu’nun 34 km güneybatısında Abant Dağları üzerinde, İstanbul’a (Mecidiyeköy) 270 km, Ankara’ya (Kızılay) 230 km uzaklığı ile iki büyük şehir arasında bulunuyor. Gölün deniz seviyesine göre yüksekliği 1328 metre. Dağ kar ve yeraltı suları ile iki derden beslenen göl, fazla sularını Abant Çayı’na döküyor. En derin yeri yaklaşık 18 metre. Gölün çevresi ise yaklaşık 7 km.

Abant Gölü çevresi orman ve yaşam açısından çok zengin, sarıçam, karaçam, kayın, meşe, kavak, gürgen, söğüt başlıca ağaç türleri. Ayrıca Abant Gölü nilüferlerle dolu. Abant Gölü’nün etrafında ise Abant Çiğdemi bulunuyor. Gölde ayrıca küçük semender ile abant alası bulunuyor, bunların olta ile avlanmasına yılın belirli dönemlerinde, ücret karşıığında izin veriliyor. Göl kenarlarında su samurları da var, çevredeki ormanlarda ise tilki, çakal, kurt, ayı, domuz, geyik, karaca görülüyor.

Ayrıca Tabiat Parkı girişinde ücretsiz ziyaretçi tanıtım merkezi ve doğa müzesi bulunuyor.

Göl, 1998 yılında tabiat parkı ilan edilerek daha fazla korumaya alınmaya çalışılmış ancak tüm çevresinin asfaltlanması, çevresinde otellerin ve tesislerin bulunması ve piknik alanı nedeniyle özellikle haftasonları insan ve araba akınına uğruyor.

Gezimiz

Biz de 20 Ocak 2019 Pazar günü sabah saat 06:30’da Bakırköy İncirli’den başlayan bir yolculukla, katılımcılarımızı E-5 üzerinde daha önce belirlenen duraklardan tek tek alarak yola düştük. Tamamı İstanbul Doğa katılımcılarından oluşan 54 kişiye ulaştık, bu aslında bir İstanbul Doğa rekoru da diyebiliriz.

Yol üzerinde daha önce planladığımız gibi kendi getirdiklerimizle kahvaltı yapabilmek için TEM üzerindeki Hendek tesislerinde durarak ilk molamızı verdik, yarım saatlik kahvaltımızın ardından yine yollara düştük, Abant Gölü Tabiat Parkına vardığımızda saatimiz 11:30’u gösteriyordu.

Abant Gölü’nün çevresini, yürüme isteği ile göze aldık bu kadar yolu, asfaltlanmış yoldan birkaç defa sapacak, kar içine girecek, bol bol oksijen soluyacaktık. Ancak havanın 20 Ocak gibi bir tarihte bu yükseklikte bile 4-5 derece ve tamamen açık olması, İstanbullluların, Ankaralıların, Boluluların ve Düzcelilerin göle akın etmesine neden olmuştu,aslında bir kalabalık bekliyorduk ancak tabiat parkına girene kadar çok fazla araç görmemiştik, bu da içimizde bir umut yeşermesine neden olmuştu.

Tabiat Parkına giriş ücretli, yaya 5 TL, otomobil 15 TL, Minibüs 45 TL, midibüs 75 TL, Otobüs 120 TL , biz en yüksek ücret olan 120 TL’yi vererek parka giriş yaptık, park alanında küçk bir anlatımla, aslında burada bir doğa yürüyüşü yapmayacağımızı, fotoğraf gezisi olduğunu, o yüzden sıkı kurallarımızın olmadığını belirterek tekrar toplanma saati belirterek yürüyüşe başladık.

Yerde yaklaşık 60 cm kar vardı ve göl tamamen donmuştu. Asfalt yol tamamen araç doluydu, biz de ilk denememizi yaparak karda ilerlemeye çalıştık ancak mücadelemiz yaklaşık 200 metre sonra tekrar asfalt dolu olan yola çıkmakla acı verici şekilde sonlandı, zira ezilmemiş, yumuşak kar yer yer belimize kadar yükseliyordu ve doğal olarak yürüyemedik.Asfalt yol gidiş geliş yön araba doluydu, bir taraftan da faytonlar her bir adımda daha da sıkışmamıza neden oluyordu, açıkçası birçok katılımcımız gibi ben de keyif almadım, neyse ki burada imdadımıza göl üzerinde yapılan  ahşap yürüyüş yolu yetişti. Belki de Abant parkurunun en keyifli yeri burasıydı, yarım saatliğine de olsa araç seslerinden uzaklaştık.

Her güzel şey gibi ahşap yürüyüş yolu da bitti, artık yol tek yöndü ancak araçlardan oluşan trafik İstanbul trafiğini de aşmıştı, yürüyerek onlarca hatta yüzlerce araç geçtik, çünkü saattteki hızları muhtemelen 1 km bile değildi araçların, biz de bu yolda artık yürüyecek yer kalmamasından dolayı biraz dağılmaya başladık, küçük gruplara bölünerek yürüdük ve piknik alanına ulaştık. Piknik alanındaki kalabalıktan bahsetmeye gerek yok, sadece horon tepen 50 kişilik bir grup olduğunu söylemek bile yeterli sanırım. Burada tepeye doğru yürüyüş rotaları var daha öbceki yıllarda yürüdüğümüz ancak bugünkü planlamamızda yürüyüş yoktu, zaten olsa da muhtemelen 300-400 metre tırmanış içeren bu tepeye bu kadar yüksek karda tırmanamazdık.

Daha sonra yine asfalt yolda yürüyüşümüzü başladığımız noktaya kadar devam ettirdik, her bir adımda, göl çevresine alınan arabalara, arabalar içerisindikelere kızarak, çözümsüzlüğe hiddetlenerek. Daha önce defalarca geldiğim doğa harikasının bu kadar araç trafiğine boğulması en hafif tabirle üzüntü verici. Oysa çözümü de kolay bence, zira otopark alanında her yarım saatte bir, sık isteniyorsa her 15-20 dakikada bir düzenlenecek bir servis bütün ulaşım sorununu çözecekti.

Ulaşım

Abant Gölü’ne Ankara- İstanbul arasındaki Tem otoyolu Tünelden sonraki ilk çıkış olan Abant çıkışından veya D-100 karayolunun 200 kilometresinden ayrılan; Ömerli köyü sapağından dönüldükten sonra yaklaşık olarak 22 kilometrelik asfalt bir yoldan gidilerek ulaşılır. Mudurnu Nallıhan üzerinden de göl alanına ulaşılabilir, ancak bu yol daha virajlıdır. Ayrıca Bolu merkezden her iki saatte bir kalkan özel halk otobüsleri bulunmaktadır. (Bolu Ulaşım)

Konaklama

Abant gölü çevresinde Büyük Abant Oteli bulunmaktadır ancak bu otel 5 yıldızlı olduğundan fiyatlar da her mevsim bu standartta olmaktadır, yine Abant Palace göl kenarında bulunan diğer oteldir. Ayrıca göle ulaşan yolda birçok otel, köşk, pansiyon bulunmaktadır. Göl çevresinde kamp alanı yok ancak hemen yakınlarındaki yaylada kamp alanı bulunmakta.

AzCok.Net