Tag Archive Küçük Göl

Yedigöller Milli Parkı ve Gölcük Gezisi

Yedigöller Milli parkı ve Gölcük Tabiat Parkı Gezisi notları ile bu bölgede bilinmesi gereken herşey.

YEDİGÖLLER ZAMANI

Onlarca farklı tür ağacın bulunduğu bir milli park olarak Yedigöller özellikle sonbaharda rengarenk olan doğasıyla görenleri büyülüyor, bu büyünün peşine takılan binlerce ziyaretçi güzel bir haftasonu geçirmek için yollara düşüyor.

Yedigöller her mevsim güzel olsa da özellikle Ekim ayının 3. haftası ile Kasım ayının 2. haftası arasında en popüler zamanlarını yaşıyor. İstanbul’a 300, Ankara’ya 200 km mesafede olmasına rağmen bu iki şehir başta olmak üzere bütün çevre illerden gezginler özellikle Cumartesi sabah ve Pazar sabah saatlerinde girişte araç kuyruklarının oluşmasına neden oluyor.

İstanbul Doğa ile yaptığımız gezilerde ise trafiğe takılmamak, kalabalık içinde olmadan daha sakin iken gölleri gezebilmek, milli parkı dosyasıya yaşayabilmek için Cumayı Cumartesiye bağlayan gece yola çıkıyoruz. 20 Ekim 2018 gecesi de öyle yaptık, iki otobüs tam 40 kişi yollara düştük. 00:00 da İncirli de başlayan yolculuğumuz, uzun bir dinlenme molasını da içerecek şekilde sabah 7’ye kadar devam etti. Henüz hava bile aydınlanmamıştı milli parka vardığımızda.

Bu arada belirtmek gerekir ki Bolu şehir merkezine 40 km mesafede olan milli parkın yolları sürekli virajlı ve güzel değil, hatta bu yüzden büyük otobüslerin girişi mümkün değil ve yasaklı. Yine kış mevsiminde Bolu girişi kapatıldığı için Mengen üzerinden gelmek gerekmekte.

Burada belirtmek gerekir ki, göller tamamen doğal ve heyela set gölü, yani aslında akan bir derenin önünün heyelanlarla kapanması neticesinde oluşmuş küçük göllerden ibaret. Milli park içerisinde bir restaurant, iki wc, 80’e yakın bungalow ev bulunmakta. ayrıca kamp alanları da konaklama için bir başka alternatif. Milli park için giriş ücreti var, yine kamp konaklaması da ayrıca ücretli, bu ücret 2018 yılı için çadır başına 20,00 TL. kamp alanları olsa da ateş yakmak, semaver yakmak yasak ancak akşam saatlerinde bu yasağı dinlemeyenlerin çoğunlukta olduğunu göreceksiniz.

Yedigöllerin görsel şölenine uygun olarak isimlerine dair aşk hikayeleri de anlatılıyor, yasak aşkları nedeniyle memleketlerinden sürülen 7 aşık çift yaşarmış. En büyük çift Büyükgöl , en küçük olanı Küçükgöl , saz çalan çift Sazlıgöl, en çok nazlanan gelin  Nazlıgöl, yüzme bilmeyen çiftin boğulduğu Deringölü seçmiş buaralarda yaşamış. Şimdi bu gölleri bizim gezdiğimiz sırayla yeniden gezelim.

1- Büyük Göl

Biz ilk olarak Büyük Göl yakınındaki piknik/kamp alanına gittik. Güzel ve topluca yapılan bir kahvaltının ardından turumuza başladık. Büyük Göl adı üzerinde yedigöllerin en büyük gölü. Öyle büyük denildiğine bakmayın tüm çevresi 1 km civarında, yani hızlı bir tur ile 10 dk civarında, ama iskelelerde fotoğraf çekilmesi, her bir açıdan gölde görebileceğiniz muhteşem yansımaları düşündüğünüzde 1 saate yakın zamanı bu göl çevresinde geçirebilirsiniz. Göl 24.000 m² civarında bir alana sahip ve en derin yerinde bile 15 metrelik bir derinliğe sahip.

2- Serin Göl

Yedigöllerde göller biribirlerine ya yüzeyden ya da dip akıntısı yoluyla bağlı, işte Büyük Gölün hemen yanında yüzeyden ayakn bağlantıyla küçük bir göl mevcut, bu göl ise Serin Göl adıyla anılıyor, küçük diyorum ya gerçekten bütün çevresi 100 m. civarında bir uzunluğa sahip. Hemen bu gölü de yürüyüp tekrar Büyük Göl çevresini yürümeye devam etmek mümkün. Seringöl 1700 m² büyüklüğe sahip.

3. Derin Göl

Büyük Göl çevresini bitirdikten sonra hemen 20 metre yakınında (hatta yine yüzey akıntısıyla bağlı olan) Derin Göl’ü göreceksiniz. Bu gölün de derin denildiğine bakmayın en derin yerinde 10 metre derinliğe ancak sahip ve büyüklüğü de 15.000 m². Bir yamaçta yürüdükten sonra birkaç tahta köprü geçeceksiniz gölün tamamını bitirmeden, göl yürüyüşlerine ara verip biraz yokuş tırmanıp (çoğu yerde merdiven var) Porsuk Ağacı ve Gülen Kayalar’ı görebilirsiniz. Bu kayalara neden böyle denildiğini bilmesem de güzel göründükleri ve arkasından dolaşıldığında biraz macera içerdiği gerçek. Ardından ise Pisagor Ağacını görmeye gelecek sıra. Bir ağacı diğerinin üzerine devrilip kaynaşarak dik üçgen görümünü almasıyla oluşmuş bu ilginç ve güzel görünümlü ağaca Pisagor adı verilmiş. (Pisagor Teoremi: Bir dik açılı üçgende dik kenarların her birinin uzunluklarının karelerinin toplamları, dik açılı köşe karşısındaki kenarın (hipotenüs) uzunluğunun karesine eşittir. Bu teoremin formülle ifadesi şöyledir: a² + b² = c²)

4. Nazlı Göl

Derin Göl ve Gülen Kayalar’dan sonra yukarıya doğru çıkarken güzel bir şelale göreceğiz, bu şelale Nazlı Göl Şelalesi veya Göl Şelalesi gibi isimlere sahip. Şelale gölden dip sızıntısı ile akan sulardan oluşuyor ancak Yedigöller’in en güzel manzaralarından birini verdiğini de söylemek mümkün. ardından yine yaklaşık büyüklüğü 15.000 m² olan Nazlı Göl’ü göreceksiniz. Nazlı Göl milli parkın güney girişinde, yani Bolu yönünden gelen ziyaretçilerin fazlalığı ve artık saatin de ilerlediğini düşünürsek, şimdiye kadar olan yalnızlığı arayacaksınız.

5. İnce Göl

Milli park girişinin hemen sol tarafında ise İnce Göl bulunmakta, yaklaşık 6.000 m² büyüklüğündeki bu göl adı gibi uzun ince ancak uzun derken yüzlerce metre hayal etmemek gerekli, üstü sürekli yaprak ve yosun ile kaplı bu gölün.

6. Sazlı Göl

İnce Gölü bitirdinizde karşınıza üzerine yine yosun ve yapraklarla kaplanmış bir göl çıkacak bu gölün iç kısımlarında sazlar da bulunmakta, adını da buradan aldığını düşündürmekte ancak bu gölün hazırladığı güzel bir sürpriz var, görsel olarak pek bir güzellik sunmadığından ziyaretçiler gölün çevresini yürümemişler ve arka tarafları biraz yağmur ormanlarını andıran ve ıssız görüntülere sahip, bizim gibi doğa yürüyüşlerini seviyorsanız günün en güzel anlarını da yaşayabilirsiniz, ancak yine de kimse duymasın…

7. Küçük Göl

Nam- diğer Kuru Göl. evet aslında Yedigöllerde artık 7 göl yok, bu göl kurumuş durumda, yanından geçip giderken farkına dahi varmayabilirsiniz, bütün göllerin suyu azalmış, çekilmiş görmek çok üzücü olsa da bir gölün artık olmadığını görmek doğaya ve geleceğe dair kaygılarımızın artmasına yol açıyor. Umarım bu kötüye gidişi tersine çevirebiliriz.

(Buraya kadar izlediğimiz rotaya WİKİLOC üzerinden de ulaşmanız mümkün.)

Biz de madem 6 göl gördük, hadi bir göl daha ekleyelim gezimize deyip, en yakın göl olan Gölcük‘e doğru yola devam ettik. Yol üzerinde Kapankaya Seyir Terasına çıkarak kalabalığın elverdiği ölçüde doğanın tadına vardık, bu teras yaklaşık 1330 metrede yer alıyor ve 360 derece çevreyi görme imkanı sağlıyor, tabi bu yüksekliğe çıkabilmek için yol kenarında durduktan sonra yaklaşık 100 basamak merdiven çıkmak gerekiyor ama kesinlikle değer.

Gölcük

Bolu şehir merkezine 15 km mesafede olduğundan ve ayrıca yollarının daha güzel olduğu düşünüldüğünde daha kalabalık bir tabiat parkı, buradaki tabiat parkında restaurant, kafeterya, piknik ve mangal alanları bulunduğu da dikkate alındığında aslında haftasonu değil, hafta için gitmek daha keyifli olacaktır, ayrıca göl manzarasını mükemmel hale getiren devlet konuk evi de kapalı bir şekilde ancak bakımlı olarak göl kenarını süslemektedir.

Gölcük bir yapay gölettir, yani önüne set çekilen bir dere ile suni olarak oluşturulmuş, zamanla büyütülmüştür. Bütün çevresini 1,5 km civarındadır ve çevresinde bir yürüyüş yolu bulunmaktadır. Gölde bir tür olarak abant alası adı verilen balık yetiştirilmeye çalışılmaktadır, bu nedenle gölde balık tutma izne bağlıdır. Gölde hakim bitki türü göknardır.

Tabiat Parkı içerisinde herhangi bir konaklama tesisi bulunmuyor ancak izin almak şartıyla kamp yapma imkanı var ayrıca yakın bölgede çeşitli oteller de bulunmakta.

Biz de burada verdiğimiz 1,5 saatlik molayı kafeteryasında ateş başında çaylarımızı yudumlayarak bitirdik ve ardından yeniden İstanbul’a doğru yola çıktık.

İSTANBUL DOĞA ile yaptığımız bu günübirlik turu keyifli bir şekilde tamamladık, evimizden ayrılmamızın ardından tekrar eve dönmemiz yaklaşık 24 saat sürse de, bütün yorgunluğa değdiğine inanıyorum…

Kaynak :

AzÇok.Net

Tags, , , , , , , , , ,