Göynük Gezimiz

Göynük Gezimiz


 Taraklı Göynük Çubuk Gölü Gezimizin Göynük Bölümüne Dair Notlar…

GÖYNÜK GEZİ REHBERİ

Sabah saat 06:30 da İstanbul’dan yola düştük ve Taraklı gezimizin ardından Göynük‘e doğru yola çıktık. (Taraklı gezisini okumak için buraya tıklayınız.)

Göynük’e vardığımızda saatimiz 12:30 gösteriyordu, bu da demek oluyor ki yaklaşık 2 saat zamanımız vardı bu zamanı da güzel bir şekilde kullanmak için bir an önce yollara düştük.

Tarih olarak merkez ve hemen yakın köylerde 2000-3000 yıllık eserler bulunan Göynük’ün tarihi Friglere kadar uzanmaktadır. Bütün Anadolu gibi Pers istilasından nasiplenmiş, Romalılar tarafından ihya edilmiş daha sonra da Osmanlı Devleti yönetiminde asırlar geçirmiş Göynük bugün konaklar ve türbeler ilçesi olarak adlandırılabilir.

Göynük tıpkı Taraklı gibi ahşap mimarinin harika örneklerine sahip, 150-200 yıllık konaklardan ayakta kalanların birçoğu ev ve butik otel olarak kullanılıyor.

Tarih kokan bu kent bir yanıyla da “Yaşamın Kolay Olduğu Kentler”den birisi yani Cittaslow. Şu ana kadar Türkiye’den 15 kent bu ünvana mazhar olmuş durumda ve bugün biz Taraklı ve Göynük’ü gezerek ikisini aynı gün görme fırsatına kavuşacağız. (Akyaka, Eğirdir, Gökçeada, Gerze, Halfeti, Mudurnu, Perşembe, Şavşat, Seferhisar, Uzundere, Vize, Yalvaç, Yenipazar) Peki nedir Cittaslow, 1999 yılında ortaya çıkan bu hareket, kısaca “insanların birbirleriyle iletişim kurabilecekleri, sosyalleşebilecekleri, kendine yeten, sürdürülebilir, el sanatlarına, doğasına, gelenek ve göreneklerine sahip çıkan ama aynı zamanda alt yapı sorunları olmayan, yenilenebilir enerji kaynakları kullanan, teknolojinin kolaylıklarından yararlanan kentler” felsefesiyle hareket etmektedir. Bugün Dünya’da 28 ülkede 182 kente ulaşmıştır. Detaylı bilgi için: http://cittaslowturkiye.org/)

Çınarlar Köprüsü ve Anıt Ağaçlar

Tarihi evlerin dizili olduğu ve çarşıya bağlantı sağlayan Çınarlar Köprüsü ve çevresini görerek başladık Göynük hızlı turumuza, Köprünün hemen yanında bulunan anıt ağaçları seyyar satıcılar biraz engellese de arkasında çınar gölgesinde oturabileceğiniz çay bahçeleri de mevcut.

Zafer Kulesi

Göynük gezimize Göynük’ün simgesi olmuş Zafer Kulesi ile devam etmek için yine buram buram tarih ve kültür kokan ara sokaklardan yokuşu tırmanmaya başladık. Kule Cumhuriyet döneminde yapılan ilk tarihi yapıymış (ilk olmasa da ilklerden biridir kesinlikle). Cumhuriyet’in ilk Kaymakamı olan Hurşit Bey tarafından yapılan Zafer Kulesi, Göynük’ün milli mücadeledeki desteğini temsil etmek amacıyla yapılmış. 2004 yılında restore edilmeye çalışırken yanmış daha sonrai 2017 yılının Nisan Mayıs aylarında tekrar restore edilmiş. 3 katlı ahşap Zafer Kulesine çıkmak yasak ancak bu yükseklik, mükemmel bir Göynük manzarası sundu bize, siz de buraya kadar çıkarsanız vadinin diğer tarafına , yeni Göynük diyebileceğimiz ve 10 katlı Toki binalarının olduğu tarafa hiç bakmayın. Anadolu’yu bu şekilde Toki ile doldurunca korkuyorum birkaç bin yıl sonra bize de Hititler, Frigler gibi Tokililler diyecekler…  Biz burada çektiğimiz mükemmel fotoğrafların ardından yeniden geldiğimiz yönün diğer tarafından aşağılara vadiye doğru indik.

Akşemseddin Türbesi

Zafer Kulesinden indikten sonra hemen yanımızda kalan Türbe’yi ziyaret ettik. 1389 yılında Şam’da doğan ve Fatih Sultan Mehmet’in hocası olan Akşemseddin, Göynük’ten geçerken burayı çok beğeniyor, nasıl beğenmesin ki iki tepe arasında kalan vadiye kurulmuş ortada da sakin akan bir dere ile huzurlu bir kent burası ve Akşemseddin bu huzurlu ilçede vefat ediyor. Akşemseddin’in türbesi Fatih Sultan Mehmet tarafından 1464 yılında yaptırılmış. Her yıl mayıs ayı sonunda ona ilçede özel şenlik düzenleniyor. Türbenin içinde iki oğlunun da sandukaları var, hemen dışında ise eşi ve kızlarının mezarları bulunuyor.

Gazi Süleyman Paşa Cami

Akşemseddin Türbesi Gazi Süleyman Paşa Cami önündeki alanda bulunuyor bu camii ise 2. Osmanlı Padişahı Orhan Bey’in büyük oğlu Şehzade Gazi Süleyman Paşa tarafından 1331 ile 1335 yılları arasında yaptırılmış. Bölgedeki ilk Osmanlı eserlerinden biri ayrıca taş işçiliği ve sağlamlığı ile dikkat çekiyor. Cami 1948-1960 yılları arasında restore edilmiş. Bu cami yapımında rivayet odur ki, bir isçi elinde bir taşı koymadan getirip götürüyor. Süleyman Paşa durumu fark edip işçiye nedenini sorduğunda, işçi, sabah yıkanamadığı için mübarek yapının temeline taş koymak istemediğini söylüyor. Bunun üzerine Süleyman Paşa da cami inşaatı yanına bir hamam yapılması emrini veriyor. Caminin hemen yanında da bu hamam bulunuyor.

Artık saatlerimizin 2’yi geçmesi herkesi acıktırmıştı biz de cami avlusunda yemek için serbest zaman verdik, grubun tümü biz daha türbe cami derken Paşazade Konağına gitmiş bile, arkalarından biz de öğle yemeğimizi orada yedik. Bu arada belirtelim keşkek yiyecekseniz Taraklı’da yiyin, bu kadar yakın olmasına rağmen burada keşkek bulamadık, güveçte mantar, kuru fasulye (buranın en güzel yemeği, güveçte etli yaprak sarma, tahinli kabak tatlısı benim yediğim veya tadına baktığım yiyecekler olarak hepsi de çok güzeldi.

Son olarak Göynük’te yaşayanların da tıpkı taraklı’da olduğu gibi Manav olduğu kabul ediliyor. Manavlar için ise bazı yerlerde Türk/Türkmen olduğu yazılıdır ve yörüklerin yerleşik hayata geçenlerine deniliyor, bazı kaynaklar ise kökenlerinin Türklerin Anadolu’ya gelişinden de çok daha öncesine dayandırmakta hatta Anadolu’nun en eski yerleşik halkı olduğunu kabul etmektedir.

Aslında Göynük’te daha fazla zaman geçirecek olsanız gezebileceğiniz Müze ve Türbelerin sayısı da artacaktır, biz yaklaşık 2 saat süren hızlı Göynük turumuz sonrasında yeniden otobüsümüze binerek bir sonraki durağımıza yani Çubuk Gölü’ne doğru yola çıktık. Aşağıda bu geziden birkaç kare daha görebilirsiniz.

www.AzCok.Net